26 Kasım 2022 Cumartesi

Büyü ve Kan - Kerri Maniscalco (Kitap Tanıtım ve Yorum)

Serinin üçüncü kitabı ile devam ediyoruz.

Audrey (1880lerin sonlarında toplumun dayattığı kadın kimliğini reddedip amcasının yanında otopsi yapan kızımız), amcası ve Thomas; Etruria adlı bir gemiyle Amerika'ya doğru yola çıkıyorlar.
Büyük yolcu gemisinde her gece farklı bir gösteri yapacak sirk ekibin başında Mephisto adında maskesini yüzünden çıkarmayan gizemli bir adam var. Daha gösterinin ilk gecesinde valinin genç kızı onlarca kişinin arasında öldürülüyor. Yine iş bizimkilere kalıyor tabi. Neyse ki bu kez yanlarında Adlı Tıp konusunda uzman ve tecrübeli olan Audrey in amcası da var.

Kötü haberler bunlarla bitmiyor. Meğer kızımızın en sevdiği kuzeni Liza ortadan kaybolmuş. Daha ölen kızın otopsisine başlamadan kızımız kuzeninin kaybolduğunu öğreniyor. Ortadan kaybolan Liza nın gemide ortaya çıkması yazarımızın her kitapta yaptığı; olayları yanlış sebeplere bağlama alışkanlığını bir kez daha gözler önüne seriyor.. Keşke gemiye Liza yı bulmak için gelselerdi ve burada gerçekleşen cinayetleri birlikte çözmeye çalışsalardı çok daha mantıklı olurdu. Ekip başka bir ülkeye gitmek için bir gemi yolculuğuna çıkıyor, Burada gizemli cinayetler işlenmeye başlıyor ve bir bakıyoruz ortadan kaybolan kızımızın kuzeni Liza aynı gemide karşımıza çıkıyor. Çok zorlama. Liza nın aşık olup peşinden geldiği kilitlerin ustası Houdini ve muhteşem gösterileri ile de tanışıyoruz. 

Büyük bir sahne oyunu oynar gibi her gece ortaya çıkan cesetler ekibimizi ve gemideki yolcuları tedirgin ederken hızlı davranmaları gerek. Audrey gizemli sirk müdürü Mephisto ile tuhaf bir anlaşma yaparak sirk ekibine yaklaşmaya karar veriyor. Böylece katilin onlardan biri olup olmadığını anlamaya çalışacak. Lakin sergilenen o muhteşem gösterilerin ardındaki isimlerin sıradan insanlar olduklarını düşünmek mantıksız olur. Her karakter kendi içinde büyük bir gizem taşıyor. Özellikle Mephisto o gizemli maskesiyle baştan sona oyuncu ve insanları manipüle etme konusundaki yeteneğiyle tehlikeli biri. Ekibimiz dikkatli olmalı. Bu işin sonu büyük bir trajedi ile bitebilir.

Kitabın yarısından sonra çok tanıdık gelmeye başladı. Sanki daha önce benzer konuya sahip bir kitap okumuş - film izlemiş gibi hissettim.
Yazarın ortaya sunduğu gerekçelerden hoşlanmasam da cinayetler ve cesetlerin ortaya çıkış şekilleri ilgi çekici olacak kadar gösterişliydi.
Verdiği ipuçları çok fazla göze batmadığı için suçluyu tahmin etmekte zorlandım. Tabi bu iyi bir şey.
Audrey nin Mephisto tarafından bu kadar kolay manipüle edilmesi hoşuma gitmedi. Dahası Audrey nin bunun farkında olarak buna izin vermesi...
Yukarında bahsettiğim gibi; yazarın olayları yanlış sebeplere bağlama gibi bir alışkanlığı var. Liza nın şans eseri gemide ortaya çıkması, Audrey ve Mephisto anlaşması yüzünden ikilimizin arasında yaşanacağı belli olan kalp kırıklığının Audrey nin ihaneti gibi gösterilmesi. Bunu Thomas tan saklanmasına gerek olmamalıydı. Yazar ikili arasında bir kalp kırıklığı istiyorsa bunu Thomas ın anlaşmayı bildiği halde ikilinin yakınlaşmalarından rahatsız olmasıyla gerçekleştirebilirdi. Diğer türlü Audrey nin Thomas a olan duygularının gerçekliğini sorgulatıyor okurlara.
Yine bu kitapta da yazar gerçek kişi, zaman ve yerleri değişime uğratarak kurgulamış. Mesela ekibimizin seyahat etmek için bindiği gemi olan RMS Etruria, 1884 yılında İskoçya'nın Glasgow kentinde inşa edilen bir transatlantik okyanus gemisiymiş. Aynı şekilde gemide gösteriler yapan ekibin bir üyesi olan Harry Houdini, Macar asıllı Amerikalı illüzyonistmiş. Özellikle, bağlı durumda girdiği kilitli bir sandıktan kurtulma numarasıyla ünlüymüş

''Thomas Cresswell'i kandırabilirsem onu imkansıza, yani onun hakkındaki duygularımın değiştiğine inandırabilirsem o zaman bu sanatta usta olduğumdan emin olabilirdim.''
Bu satırları okuduğumda yazarın hangi kafayla böyle bir şey yazdığını merak ettim. Ben mi yanlış anladım diye tekrar tekrar okudum ama yok. 
Bir sihirbazdan ilizyon öğrenmek için başka sebep mi yok da, sevdiği adamı onu sevmediğine inandırmak amacıyla böyle bir düşünce geçiyor karakterin aklından.
Yazarın Audrey i bu kitapta harcadığını düşünüyorum. Çünkü sevdiği adamı yaralayacağını bile bile böyle bir anlaşmayı kabul ettirmesinin başka bir açıklaması yok. Pekala verdiği sözden dönebilir, Thomas a gizlice bu anlaşmadan bahsedebilir ya da başka bir yolunu bulabilirdi.  Bir de Audrey nin her gelen nota Thomastan gelmiş gibi koşması... Önceki kitapta Thomas in el yazısını nasıl iyi bildiğinden bahsediyordu Audrey.
Neyse sonuç olarak bu kadar eleştiriye rağmen çok kötü değildi kitap. İşlenen cinayetlerin sergileniş biçimi gerçekten gösterişliydi. 

4 yorum:

  1. Olayların yanlış sebeplere bağlanması pek hoş olmamış. Bazen zorlama şeyler kitaba olan ilgiyi azaltabiliyor. Anlattıklarından sonra Audrey'i sevemedim. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ufak değişiklikler ile toparlanabilirdi bu durum. :( Audrey e ben de tam olarak bağlanamıyorum. :)

      Sil
  2. Aslında konusu ilgimi çekti ama sanki vasata yakın kalacak gibi hissediyorum. Bir önceki yazında da otopsi ypan bir kadın karakter olması çok ilgi çekici gelmişti ama almaya elim varmadı. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genç yetişkin olduğu için belli bir kesime daha çok hitap edebilir. Ama bana göre fazla eksik yönü vardı. :)

      Sil

Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler denenmiş demektir.
(İnci - John Steinbeck)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...