11 Aralık 2021 Cumartesi

Istrancalı Abdülharis Paşa - Mehmet Berk Yaltırık

 ''Bu bir yerel vampir romanıdır!''

Yıl 1665. Karçarlu obasının beyi Karçaroğlu İshak Beg göçebe hayattan yorulmuş, hepi topu dokuz çadır kalan obasını yerleşik hayata geçirmek ister. Bu niyetle padişaha bir mektup gönderir ve durumu bildirir. Verdiği hizmetler karşılığında kendisine Istranca tarafında bir yere yerleşmeleri söylenir. Haberi getiren askerlerden biri o taraflara bir kere yolunun düştüğünden, havasının-suyunun iyi olduğundan lakin oralarda geceleri ortaya çıkan bir kötülükten bahseder. O bölgede geceleri kimse dışarı çıkmaz, kim gelirse gelsin gelen kişi içeri alınmaz, der.  Obanın beyinin içine bir kurt düşer lakin bahşedilen yere gidip yerleşmek icap eder.


Yıl 2003. Tarih bölümünde yüksek lisans yapan Asil, asosyalliği ve günlük olayları unutmasıyla hayatını Edirne de sürdürüyor. Nişanlısı Gülden ile evlilik hazırlıkları yapan Asil, eski metinlerde sıkça rastladığı Karçarlar ve Abdülharis isimlerini karşı koyulmaz bir içgüdü sebebiyle araştırmaya koyuluyor. 

Tekrar geçmişe atlıyoruz. İshak Beg, artık Istranca taraflarında kendisine verilen yere yerleşir. Bir gün ava çıktıklarında beyaz bir ceylan ile karşılaşırlar ve okla bu hayvanı vurur. Sonrasında olanlar hiçte sıradan şeyler değildir. Av ekibi başlayan yağmurda bir mağaraya saklanırlar. Lakin o sırada yerleştikleri köye İshak Beg suretinde birinin gelip evine ve eşinin yanına girdiğinden habersizdirler. Sonrasında İshak Beg in eşi tuhaf davranmaya başlar. Çevredekilerin tavsiyesiyle getirdiği bir kadın, ormanda öldürdüğü varlığın (üç harflinin), bir akrabasının kendisinden intikam aldığını, karısının hamile olduğunu, bebeklerden birinin bu varlıktan olduğunu ve bebeği alıp gittiklerini, diğerinin İshak Beg'den olduğunu ama onun da lekeli olduğunu söyler. Doğum sırasında eşi vefat eden İshak Beg, oğluna Abdülharis (şeytanın kulu) adını koyar. Abdülharis, tam bir veliaht gibi yetiştirilir. Daha 15-16 yaşındayken etrafta dolaşan haydutlardan ikisini kendisi yakalar ve bu başarısı dilden dile dolaşır. Ardından gelen savaş haberi sebebiyle Abdülharis orduyla sefere çıkar. Mahiyetindekilerden kopuşu, verdiği savaşlar, eşkiyalığı ve Paşa ünvanı alışı... Bunun yanında geçmişi ve varlığı hakkında keşfettikleri... Yaşadığı şeyler yüzünden Abdülharis in korkusuz, zeki ve kurnaz bir şekilde baba ocağına dönüşü ve bölgesinde eşkiyaya aman vermemesiyle ünü dilden dile dolaşıyor.

Kitap, Asil in araştırması sonucu elde ettiği bilgiler sonrası Abdülharis in bu bilgilere göre neler yaşadığı, şeklinde devam ediyor. Önce Asil farklı tarihlere ait bir kaç belge buluyor ardından Abdülharis yaşantısına gidip olayların nasıl gerçekleştiğini okuyoruz. Asil, Abdülharis i araştırdıkça kendini sorgulamaya başlıyor. Başladığı bu akademik çalışma Asil i beklediğinden daha çok etkiliyor ve Asil, farkına bile varmadan karanlığa doğru yol alıyor.

Yazar önsözde romanın kahramanını, gördüğü bir rüyadaki sahneyle yazdığından ve bir e-dergi için yazdığı hikayeden doğduğundan bahsediyor.  Tarihi bir fon olarak kullandığını bununla beraber Abdülharis hakkındaki her şeyin kurgu olduğunu belirtiyor. 

Kitaba başlarken nedense bir Osmanlı polisiyesi okuyacağımı düşünüyordum. Aklımda öyle kalmış. Kitabın bazı bölümleri korku ve gerilim dolu. Dedelerin, ninelerin anlattığı tuhaf olaylardan, mitlerden, efsanelerden yararlanmış yazar. Cinler, periler, ormanların sahipleri, gece ortalarda dolaşan ölü gelinler, hortlaklar ve daha pek çok korku unsuru var kitapta. :) Bu bölümleri okumak ürkütücüydü benim için. Abdülharis in eşkıyalık dönemi ise kan ve zulüm dolu. Bununla beraber bu bölüm boyunca kitabın ürkütücü yönü geri planda kalıyor. Karakterlerin yöresel ve Osmanlı Türkçesiyle konuşmaları çok hoşuma gitti. Asil karakterini pek benimseyemedim ama kitap sürükleyici bir şekilde ilerliyor. Zaman geçişleri bir parça can sıkıcı olsa da gerçek kimliğini keşfedip karanlıklara karışana kadar Abdulharis in bölümlerini okumak daha zevkliydi. Sonrasında ise Asil in araştırma derinleştikçe geçirdiği değişim ilgimi çekti.  Kitabı başından kalkmadan okumanıza gerek yok. Sık sık Asil ve Abdülharis arasında geçiş yaptığı için kitaba ara vermek kolay oluyor. Lakin bu durum benim için kötü oldu. Son 50 sayfa kalmışken hiçbir şey okuyamadığım bir döneme girdim. Neyse ki Kasım ayı teması sebebiyle okuduğum Kırmızı Pazartesi kitabıyla bu dönemi atlattım ve ardından İstrancalı Abdülharis Paşa kitabını bitirebildim.

''Neredeyse bir asra şahitlik ettim, bunu her fırsatta yüzüme vuruyor zaman.

...En acısı da hatırlamak. Hatırlıyorum. Keşke unutmam kabil olsa. Hafızam tökezliyor ama çökmüyor büsbütün. Şehre bakıyorum. Edirne, doğup büyüdüğüm Edirne değil. Değişiyor çehresi, sanki ölüp ölüp diriliyor. Her seferinde de bambaşka bir çehreyle çıkıyor insanın karşısına. Şarkı dinlemeyi bıraktım eski silüetleri hatırlatıyor diye. En fenası da ne biliyor musun Asil Bey oğlum? Daha o zamanlarda bile zihnim ölü çehrelerle, isimlerle doluydu. Şimdi de öyle. Yürüyen kocaman bir mezarlığım adeta. 

...İyi ki, iyi ki ölüm var da, bir yerden sonra fasıt daireye dönen bu dünyada fazla kalmıyoruz. 

...İşte ben... Ben bir soluk isim olarak sararmış sahifelerde yaşayacağım. Beni tanıyan son kişi de göçene dek!''

" Kabil olsa Abdülharis in eşkıya takibinde yaptıkları devrin Frenk mekteplerinde ders niyetine okutulurdu."



11 yorum:

  1. Yazarı Kayıp Rıhtım sitesinden biliyorum ama henüz kitaplarını okumadım. Aylık Öykü Seçkisinde öyküleri de var. :) Konusunu bilmiyordum, korku gerilim sevdiğim için ilgimi çekti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben yazarla bu kitapla tanıştım. Beğendim de. Yazarın bir kitabı daha varmış. Fırsat bulursam ona da göz atmak istiyorum. :)

      Sil
  2. Çok detaylı anlatmışsın emeğine sağlık. Ben de hem kitap ismini hem de kapağını görünce tarihsel bir şey okuyacağımı düşündüm. Ama korku ağırlıklı ve fantastik bir kitap anladığım kadarı ile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar gerçek tarihi alt zemin olarak kullanıp üzerine Abdülharis karakterini ve yaşadıklarını kurgulamış. Fantastik ve gerilim türünde, dediğin gibi. :)

      Sil
  3. Bizden bir roman ama konusu farklı geldi bana:) Belki örnekleri çoktur ama ben ilk defa duydum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de, Yerel mitleri ve korku unsurlarını kullanan başka bir kitaba daha rastlamadım henüz. :)

      Sil
  4. senin instada da gördüm bunu, not aldım, yerli vampir korku gerilim, okurum severim gibi de şunu sorayım, yani heycanlı meraklı sürükleyici miydi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sürükleyici ve aksiyon dolu diyemem ama merak ettiriyor. Misal baş karakter Asil, Abdülharis hakkında Balkanlara dair bir belge buluyor, ardından Abdülharis in oralara nasıl geldiğini ve neler yaşadığını merak ettiriyor. Ben yavaş yavaş okudum ama sevdim.

      Sil
  5. Gerçekten çok ilginç bir kitap. Daha önce bu türde bir kitap okumamıştım. Ben beğendim ama herkese hitap etmeyebilir. :)

    YanıtlaSil
  6. İlginç bir esre benziyor, ilgimi çekti. Okunacak listem uzun olsa da aklıma yazdım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten ilginç. Yerel inanç ve ürkütücü mitlerden esinlenilen yazılan başka bir kitap var mı, bilmiyorum. :)

      Sil

Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler denenmiş demektir.
(İnci - John Steinbeck)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...