Dikkat Uyarı! Bu kitap fazlasıyla şiddet içeriyor.
''Hepinizin bildiği gibi ülkemizde mecburi askerlik uygulaması
yok. Ordu, Donanma ve Özel Hava Savunma Kuvvetleri genç yaşta
gönüllü olan, Devrim ve ülkemiz için ölesiye savaşmaktan çekinmeyen
vatansever kişilerden oluşuyor. Bu kişiler sınırlarımızda gece gündüz
demeden hayatlarım tehlikeye atıyorlar. Program’ı ülkemize özgü bir
mecburi askerlik uygulaması olarak değerlendirmenizi istiyorum.
Ülkemizi korumak için...
...
4. Güvenlik sebebiyle oluşturulan ve ülkemizin savunma gücü tarafından yürütülen dövüş simülasyonu. Resmî adı 68 No.lu Dövüş Deney
Programı’dır. İlk Program 1947 yılında gerçekleştirilmiştir. Araştırma
maksatlı bu programın yürütülmesi için her yıl ülkedeki liselerden elli
adet birinci sınıf belirlenir. (1950 yılından önce bu sayı kırk yediydi.)
Aynı sınıfa devam eden öğrenciler sadece bir tanesi hayatta kalana
dek birbirleriyle mücadele etmeye zorlanır. Harcanan süre de dâhil
olmak üzere bu deneyden elde edilen sonuçlar veri olarak kaydedilir.
Her sınıf için hayatta kalan son kişiye (kazanana) ömür boyu aylık
bağlanır ve Büyük Diktatörün imzalı bir kartı hediye edilir.''
Kalan öğrenci sayısı: 42
Kitabımız, Şuya ve arkadaşları okul gezisine giderken Şuya nın otobüste bulunan sınıf arkadaşlarını tanıtmasıyla başlıyor. Kısa kısa arkadaşlarından bahsediyor. Rock müziğin yasak olduğu Büyük Doğu Asya Cumhuriyetinde Şuya elektrogitar çalıyor ve gizli bir rock müzik hayranı.
Yolda bayıltılıp bir deney için el koyuyorlar Şuya nın da bulunduğu 1-B sınıfına. Uyandığında, okul kıyafetleriyle bir çeşit sınıfta olduğunu anlıyor. Tüm sınıf arkadaşları baygın bir şekilde sıralara yerleştirilmiş. Ve hepsinin boynunda metal tasmalar var.
Kalan öğrenci sayısı: 42
Durum karşısında şaşkına dönen öğrenciler, kafası patlatılan öğretmenlerini görünce meselenin ciddiyetini yeni yeni anlıyorlar. Ve gözleri önünde öldürülen iki sınıf arkadaşları... Bunlardan biri Şuya nın yetimhanede beraber büyüdüğü en yakın arkadaşı.
Dün beraber gülüp eğlendiğin arkadaşlarını bugün öldürmek zorundasın.Sınıf arkadaşlarıyla birlik olup bir çıkış yolu bulmak isteyenler kadar, bu oyunu zevkle oynamaya kararlı olanlar da mevcut. Kimin dost, kimin düşman olduğunu, kimin zevk için, kimin korkudan sana silah çekeceğini kestirmek zor.
Kalan öğrenci sayısı: 40
Kendilerine verilen rastgele çantalar ile birer birer adada dağılıyorlar. Adanın etrafında kaçmalarını engellemek için gemiler dolanıyor. Gün içinde yapılacak duyurular ile yasak bölgeler ilan edilecek. Eğer bu bölgelerden birinde iseniz ve bölgeyi terk etmezseniz, boynunuzdaki tasmalar kendilerini imha edecek. Eğer yirmi dört saat boyunca ölen olmazsa, bütün tasmalar kendilerini imha edecek.
Sonrasında Şuya dışarı çıkınca kendinden sonra çıkacak olan, bacağından yaralı Noriko yu beklerken çoktan bir sınıf arkadaşının cesediyle karşılaşıyor. Birileri hızlı bir çıkış yapmış olmalı.
Silahlarınızı çekin. Oyun başlıyor...
Ardından bir bir öğrencilerin yaşadıklarını ve mücadelelerini okuyoruz.
İçlerinde gizlenen canavarlar yavaş yavaş başını kaldırıyor.
Ve kalan öğrenci sayısı: 1
Önceki senelerde okuduğum bir kitapta; iyilik sever davranışların altında bile iyi biri olarak bilinme gibi bencilce bir davranış yattığının altı çiziliyordu. Belki de haklılar. Hepimiz kabuklarımızın altında birer canavarız.
Kitabın kapağının arkasından "ben olsam sineği bile incitmezdim" nutukları atmak kolay. Ama öyle bir ortamda savaş ve ölüm korkusu insana kabuslarında görmediği şeyleri yaptırabilir. Savaşta hayatta kalmak yaşadığın anlamına gelmez.Savaş, nefes almaya devam eden nicelerinin ruhunu öldürmeye muktedir olmuştur. Böyle bir durumda içimden ne tür bir canavar çıkar düşünmek bile istemiyorum.
Kitabın ilk sayfasında bahsedilen gizli bilgi sayesinde, sınıfa yeni katılan ve vücudunda yara izleri olan öğrencinin (Şogo) içeriye gizlice girdiğini düşündüm. Ama program için mi çalışıyor, programı sonlandırmak için mi? Yazar ilk sayfada yazdığı gizli bilgi ile Şogo nün kimliğini açık etti bana kalırsa. İlk sayfadan anlamıştım.Gerçi pek sürpriz olmuyor zaten 190. sayfa da her şeyi açıklıyor.
Çok fazla isim var kitapta ama bu pek sorun olmuyor. Japon isimlerine aşina olduğum için olabilir ama bence yazarın her karakterin yaşadıklarını anlatırken daha önce hangi olayları yaşadığından bahsetmesi çok yardımcı oluyor. Mesela bir öğrenciden bahsederken, daha önce kayaların orada saklandığını ve silah sesi duyunca kaçtığını felan hatırlatıyor. Böylece kim olduğunu hatırlamak kolay oluyor. Finalde bir şaşırtmaca yapıyor yazarımız ama bana kalırsa Şogo karakterini daha gizemli ve biraz daha soğuk yazmalıydı. Final de biraz ucu açık kaldı.
Yazarın kitabından yararlanılarak kurgulanmış Battle Royale adında iki Japon filmi var. Benzer bir kurguyla bir Kore yapımı da izlediğimi hatırlıyorum. Yoo Seung-ho oynuyordu.Ve buldum, filmin adı; 4th Period Mystery.
İzleyeli uzun zaman oldu ama az çok konuya aşina olduğum için biraz uzun sürdü kitabı bitirmem. Ama sevdim. Eğer bu türü seviyorsanız ve gerilim filmlerinden hoşlanıyorsanız bir şans verin.
Baştan uyarayım. Yazarımız kimsenin gözünün yaşına bakmamış. Bu nedenle kitabı okurken sık sık kayıplar yaşayacağınızı söyleyeyim.
.
Ben merak ettim bu kitabı
YanıtlaSilUmarım beğenirsin. ☺️
SilÇok iyi değilmiii aşırı merak ettim sanırım alıyoruumm 😍😍😍😍
YanıtlaSil:) Gerçekten iyi. :)
Silİlk gördüğüm günden bu yana inanılmaz merak ettiğim bir kitaptı. Hayatta kalma konulu kurgulara bayılırım, hazır tekrar aklıma gelmişken alışveriş listeme ekliyorum hemen!
YanıtlaSilBende uzun zamandır merak ediyordum. Manga çok fazla okusam da ilk defa bir Japon yazar okudum sanırım. Ve çok sevdim. :)
SilTeşekkür ederim. Umarım benim kadar seversin. :)
YanıtlaSilÇok değişik konuda bir kitap dizi gibi😊
YanıtlaSilFilmi var iki tane. Sanırım mangaya da çevrilmiş. ☺️
SilAnlatımınla merak ettim. Korku türü animeler gibi konusu. :)
YanıtlaSilEvet. bol kanlı animelere benziyor. :)
Silokuduğum tarzın dışında bir kitap olduğundan kararsızım aslında ama yorumundan sonra merak ettim doğrusu :)
YanıtlaSilarada sıkılıp farklı bir şey okumak istersen tavsiye ederim. :)
SilÖlüm Oyunu okuyabileceğim tarzda bir eser gerçi ucu açık olmasını sevmedim :( Bana da izlediğim şu an adını anımsayamadığım bir animeyi andırdı konusu :)
YanıtlaSilKarakterlerin yaşadığı onca şeyden sonra sonunu pek umursamadım. 😂 (Aman bundan sonra ne yaparsalar yapsınlar) dedim içimden. Başlarına gelmeyen kalmadı çünkü. Daha fazla dramı kaldıramazdım. Ben de finali mutlu son olarak yazdım kendimce. 😂
Sil