Antabus kitabını almam biraz maceralı oldu ama bundan daha sonra bloğumda bahsedeceğim. Antabus kitabinı, Aslı Erdoğan in Kabuk Adam kitabıyla beraber yanımda taşıyorum. Bu sıralar göçebe gibi yaşamak zorunda olduğumdan mütevellit, ince kitaplar olması hasebiyle okumak kolay olur diye düşündüm. Biraz vaktim vardı Antabus a başladim. Seray Şahiner den okuduğum ilk kitap. Dili akıcı ve esprili. Kitabın daha dramatik olduğunu düşündüğüm için erteliyordum. Lakin yaşamdan soğuduğu için, hiçbir aciyi artık ciddiye alamaz duruma gelmiş bir kadının ağzından acıtasyon yapmadan dinliyoruz hikâyesini. Seray Şahiner in yazımını sevdim. Diğer kitaplarını da alacağım inşallah.
Konumuzdan kısaca bahsedecek olursak;
Çocuğuyla intihar eden genç bir kadın... Herhangi bir gazetede gorebileceğimiz üçüncü sayfa haberlerinden yalnızca biri.
Bu spoiler değil. Kitap bir intihar haberiyle başlıyor. Leyla İstanbul'a gelirken tek istediği televizyonda gördüğü Haydarpaşa garını görmekti. İstanbul'a gelişinden itibaren başına gelen acı olayların hiçbirinde sevdiklerinden ve ailesinden destek görmüyor. Onun hikayesi aslında anlatılmamış pek çok hikayeden biri sadece. Kitapta, görmezden gelinen gerçekler acı acı gülüyor yüzümüze. Kadının toplumdaki yeri, ikinci sınıf insan muamelesi görmesi, insanlara yapılan zulmü görüp ''cık cık''layarak vicdanımızı nasıl rahatlattığımızı hatırlatıyor. Şahit olduğumuz acıları nasıl görmezden geldiğimizi en acı şekilde gözler önüne seriyor kitap. Zaten kitap kısacık. Daha fazla anlatmaya gerek yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler denenmiş demektir.
(İnci - John Steinbeck)