Şimdi Dürüst olalım. Hiçbir zaman astrolojiye ilgi duymadım. Kitabın arka kapak yazısını okuyunca ilgimi çekti.Çünkü klasik distopik dünyaların aksine bu kitaptaki kast sistemi burçlara göre oluşturulmuş.Bir boğa burcuysanız polis olarak çalışıyor olma ihtimaliniz büyük. Koç iseniz muhtemelen bir suçlusunuz.
Hikayemiz bir emniyet müdürünün evinin bahçesinde ölü bulunmasıyla başlıyor. O bir toprak burcu ve toprak üzerinde öldürülmüş. Ardından devam eden ölümleri -ki, bu ölümler öyle rastgele değil, bir düzen içerisindeler- ve bunları çözmeye çalışan dedektif Burton un ve davaya yardımcı olması için atanan astrolog Lindi nin hikayesini okuyoruz. Böyle bir distopik evrende astrologların ön planda olması, görüşlerine değer verilmesi mantıklı ama bu mesele kitap boyunca beni rahatsız etti. Nedenini bilmiyorum ama böyle bir dünyada daha bilimsel gerçekler isterdim sanırım. Her neyse, kitap boyunca bir yandan Burtonun soruşturmasını izlerken, bir yandan bambaşka karakterlerin başlarından geçenleri görüyoruz. Bütün yollar, ailesinden farklı bir burçta doğan çocukları olması gereken burca göre davranış sergilemelerini sağlamak üzere kurulan bir okula ulaşıyor. İlk 150 sayfadan sonra bu iki gidişhatın nerede birleşeceğini az çok tahmin ediyorsunuz ama yinede o duruma nasıl geldiğini bilmek istiyor insan. Kurgu güzel ama karakterler çok soğuk. Arada sırada bazılarına merhamet duysanız da, hiçbir karaktere tam olarak bağlanamıyorsunuz. Bence kitabın en büyük kaybı bu. Bunun haricin baştan sona macera dolu bir kurguya sahip. Karakterler dur durak bilmeden koşturuyor. Sürekli bir şeyler oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler denenmiş demektir.
(İnci - John Steinbeck)