Arka Kapak;
''İngiliz edebiyatının önemli eserlerinden biri olan ve ihtiras dolu bir aşk hikâyesini konu alan Uğultulu Tepeler, 19. yüzyılın başlarında İngiltere’de yaşamış zengin Earnshaw ailesinin kızı Catherine ile ailenin evlatlığı Heathcliff arasındaki sancılı aşkı şiirsel bir dille anlatıyor. Aşkın hiç bitmeyecek bir nefrete dönüşmesine şahit olduğumuz bu roman, intikam duygusunun insanı kör ederek ne denli yıkıcı olabileceğini büyüleyici bir kurguyla gözler önüne seriyor. Emily Brontë’nin tek romanı olan ve dünya klasikleri arasında önemli bir yer edinen Uğultulu Tepeler, yazarın eşsiz anlatımı ve karakterlerin iç dünyalarını aktarmadaki ustalığıyla yıllardır severek okunan bir kitap olma özelliğini günümüzde de sürdürüyor.''
Yıl 1801.
Hikayemiz, yeni kiracı olan Bay Lockwood un, ev sahibi huysuz mizaçlı Bay Heathcliff i ziyarete gitmesiyle başlıyor. Ev sahibinin yaşadığı evin inşa edildiği tepe sebebiyle kuvvetli rüzgarlara maruz kaldığı için bu yere Uğultulu Tepeler adı verilmiş.
Kiracının ziyareti komedi filmi gibiydi. Evdeki genç kadını ev sahibinin eşi zannetmesi, sonrasında evdeki hizmetçinin karısı sanması ve hizmetçiyi ev sahibinin oğlu sanması trajikomikti. Evdeki insanların birbirine duyduğu nefret ve öfke misafirimiz şaşırtıyor. Fırtına sebebiyle eve dönemeyince orada kalmak zorunda kalıyor. Kaldığı ufak odada bulduğu bir kaç kitap ve defteri incelerken Catherine adında birinin yazılarına rastlıyor. Merakına yenik düşüp okumaya başlıyor tabi. Biz de böylece Catherine ve Heathcliff in hikayesine giriş yapmış oluyoruz. Misafirimiz bir süre günlükleri okuduktan sonra uykuya dalıp kabus görüyor. O muhteşem patavatsızlığıyla, çığlıkları duyup gelen ev sahibinin eski yaralarını tekrar açıyor. Eve döndüğünde ise evin kahyasından Heathcliff lerin hikayesini dinlemeye başlıyor.
Hikayeyi kahyanın ağzından dinliyoruz. Heathcliff in, vefat eden çocukluğundan beri sevdiği(!) Catherine nin babası, bir yolculuğa çıktığında yanında küçük bir çocukla dönüyor. Sokakta bulduğu ve açlıktan ölmesinden korktuğu için eve getirdiği bu çocuk evin hanımı tarafından pekte hoş karşılanmıyor. Yine de eşinin ısrarı sebebiyle kabul ediyor. İşte bu çocuk Heathcliff in kendisi. Biz de kahya kadının ağzından yeni kiracı ile birlikte Heatcliff ile Catherine nin çocukluktan itibaren birbirlerine olan düşkünlükleri, şımarıklıkları, aldıkları yaralar, gördükleri ve yaptıkları zorbalıklarla dolu hikayeyi yavaş yavaş öğreniyoruz. Caty nin başkasıyla evlenmesi, Heatcliff in buna öfkelenip ortadan kaybolması, yıllar sonra intikam planlarıyla geri dönmesi, ne yapıp edip Uğultulu Tepeleri ele geçirmesi, verdikleri kayıplar ve ikilinin çocuklarının hikayesiyle devam ediyor kitap.
Bol karakterli, öfke ve nefret dolu, kimsenin mutlu olmadığı bir hikaye bu. Karakterler öyle nefret dolu ki, okurken oturduğunuz yerde kıpırdanmanıza, huzursuz olmanıza sebep oluyor. Kendileri acı çekiyorken başkalarının mutlu olmasına katlanamayıp onları suçlu hissettirmek için ellerinden geleni yapan hastalıklı karakterler. Açıkçası bu kadar nefret ve öfke dolu bir kitap beklemiyordum. Heathcliff in aksi tavırlarını görünce aslında sevgi dolu olduğunu ama yıllar içinde aldığı yaralar ve verdiği kayıplar sebebiyle böyle birine dönüştüğünü düşünmüştüm oysaki. Karakterlerin bazı tavırlarının çocuksu olduğunu düşünüyorum. Kitap akıcı bir üsluba sahip olsa da bazı bölümlerin gereksiz uzatıldığını düşünüyorum.
Catherine ve Heathcliff in birbirlerine karşı hissettiklerinin hastalıklı olduğunu söyleyebilirim. En başından beri aralarında bir sevgi bağı göremedim ben. Daha çok yaşadıkları zorlukları birlikte atlatmaya çalıştıkları için aralarında kopmasından korktukları bir bağ oluşmuştu. Dolayısıyla kitap akıcı olsa da kitaba bağlanmak benim için mümkün olmadı maalesef. Bana kalırsa en sevilesi karakter hikayeyi anlatan kahya kadındı.
Okumak istediğim bir kitap, tanıtım için sağolun...
YanıtlaSilKeyifli okumalar. :)
SilLise yıllarımda okuduğum bir kitaptı. Etkilendiğimi hatırlıyorum. Yazarı Emily Bronte çok genç yaşta yaşama veda etmiş. Tek kitapla o kadar büyük bir iz bırakmak ilginç.
YanıtlaSilTanıtımınıza teşekkürler.
Yazarın dilli güzel ama kurgu çok fazla öfke ve nefret barındırdığı için ben beklediğim kadar keyif alamadım. :)
SilBu kitabı ben de çok duyuyorum ama okumadim, belki ilerde bakma firsatim olur benim de ama yakin zamanda bakacağımi zannetmiyorum. Bcp nisan yazisini yazdim ben de bu etkinlik gercekten de bloga yazmaya zorluyor insani ve iyi oluyor
YanıtlaSilAyda bir olması hasebiyle etkinliğimiz insanı sık boğaz etmiyor hem de çok boşlamayı engelliyor. Faydalı bulmanıza sevindim. :)
SilYorumlar nedeniyle okumayı düşünmediğim bir kitap. Normalde de can sıkıcı çok şeye şahit oluyoruz zaten, bir de kitaplarda sinirimi bozacak şeyler okumak istemiyorum. :))
YanıtlaSilHaklısın bana da pek iyi gelmedi bu kitabı okumak. :)
SilÇok eskiden okumuştum bu kitabı. Hatırladığım sadece hafif bir ürperti hissi. okurken ne hissettim neyi bana bu kadar ters geldi de bu hisle kaydettim bilmiyorum ama yorumlarından tahmin etmek zor da değil aslında.
YanıtlaSilYıllar sonra ben de aynı şekilde hissedeceğim muhtemelen. :)
Silyaa bu romanın çok güzel film versiyonları var, zaten bu romanı da çok severim :)
YanıtlaSilFilmlere göz atacağım ama kitabı pek sevemedim ben. :(
SilHer yerde karşıma çıkan kitaplardan biri. Çok merak ediyorum o yüzden. Genel bir bilgi sahibi olduğum için de elim bir türlü gitmiyor sanırım. Sürekli duyduğum şeyler öncesindeki beklentiyi karşılamaz diye korkuyorum. Bakalım bir ara mutlaka okuyacağım ama ne zaman? :D Teşekkürler bilgilendirici bir yazı olmuş.
YanıtlaSilBir şey hakkında çok fazla veriye rastlayınca gizemi ortadan kalkıyor sanki. :)))
Silaldım listeye:)
YanıtlaSilKeyifli okumalar o vakit. :)
SilYazarını hatırlamıyordum ama çok duyduğum bir kitaptı. Helal olsun kadın tek kitapla tarihe geçmiş. Ama ben de bu kadar çok nefreti kaldıramam. Kalbimden ve hayatımdan uzak tutmaya çabaladığım bir duygu, bu kadar nefreti okumak bana iyi gelmez. Bilgilendirdiğin için teşekkür ederim, kalemine sağlık <3
YanıtlaSilBana da biraz fazla geldi açıkçası. Okurken yoruldum resmen. :)
Sil