Binicisi ölen bir ejderha yaşayabilir ama ejderhası ölen bir binici onunla birlikte ölür.
Violet böyle büyük bir sırrı kendisinden sakladığı için Xaden e kızgın. Xaden ise her sırrını anlatamayacak olsa da onun kendine tekrar güvenmesini sağlamak için her şeyi yapmaya hazır ve istekli. Kendilerine kurulan tuzaktan kurtulmuş olarak geri döndüler ama okul onlar için, özellikle de kızımız için çok daha tehlikeli. Canlı dönenlerin hepsine suikast düzenleniyor. Bazıları başarılı oluyor da. Xalen sınırda bir yere teğmen olarak gönderiliyor, İkilimiz ejderhalarının bağı sebebiyle sık sık görüşmek zorunda, Bu nedenle bir hafta sonu kızımız Xaden in görev yaptığı yere uçuyor, diğer hafta Xaden okula. Yine de işleri ikilimiz için zorlaştırmak isteyen çok fazla kişi var. Keşfettikleri o büyük sırları gizlemeye kararlı üst rütbeler hala yaşıyor olmalarından pek memnun değiller.
"İlk yıl bazılarımızın hayatını kaybettiği dönemdir. İkinci yılsa geri kalanımızın insanlığını kaybettiği."
Kızımız artık sahip olduğu sırlar sebebiyle arkadaşlarına biraz daha mesafeli davranıyor. Liam in kardeşi okula başladığında kızımız Liam a verdiği sözü tutup kız kardeşine göz kulak olmak için elinden geleni yapıyor. Lakin acemi öğrencimiz abisinin ölümünden kızımızı suçladığı için ona yaklaşmak hiçte kolay değil. Violetin altın rengi olan ikinci ejderhası hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen pek çok kişi var ama onun varlığı kızımızın canı pahasına koruması gereken ayrı bir sırrı taşıyor.
"Yalanlar güçlü araçlardır."
Tehlike dört tarafında kol gezmeye devam ederken Violet artık arkadaşlarını daha fazla karanlıkta bırakmak istemiyor. Onlar da saf değil, bir şeylerin döndüğünü biliyorlar. Her şeyi ortaya dökmese de, önceki sene kendilerine kurulan tuzağı,Veninleri ve Liam ın ölümünü anlatıyor. Artık bu konuda konuşabileceği çok daha fazla kişi var ama bu bir o kadar kişiyi daha çok tehlikeye atmak demek. Sanki ufukta kimsenin haberdar olmadığı kötücül bir ordu üzerlerine saldırmaya hazırlanmıyorlarmış gibi...
İlk yılında köprüyü aşmak zordur. Ama sayısız adayın hayatını kaybetmesini izlemek de insana biraz ölmek gibi gelir. Mümkünse izleme.
Bir yandan okuldaki düşmanlarıyla ve dayanıklılıklarını arttırmaları için almaları gereken dersleri fırsat bilip kızımıza daha fazla işkence etmekte kararlı üst rütbelilerle uğraşırken bir yandan da gizlice Arşiv in gizli bölümlerinde savaşın seyrini değiştirecek bir şeyler bulmaya çalışıyor. Gerçekler ortaya döküldüğünde hala üstünü kapatmaya çalışanlar olsa da kızımız olabildiğince müttefik toplamaya kararlı.
"İnsanoğlunun sorunu budur, ruhlarımızı güç karşılığında adil bir bedel olarak görürüz."
Kitap ilki gibi çok sürükleyiciydi. Yaklaşık 950 sayfa olduğu için daha fazla detay verip kitabın başında olan olaylara dair spoiler vermek istemiyorum. Liam ın mektuplarından daha fazla kesit görmek isterdim. Dain e hala kızgınım, en azından kitabın ilk yarısı boyunca. Violetin annesini bir parça anlıyor gibiyim. Ridoc yine beklenmedik yerlerde söylediği beklenmedik şeylerle beni güldürmeyi başardı. Kızımızın ikinci ejderhası Andarna yı ergen tavırlarıyla okumak ayrı bir zevkti.İlk ejderhası Tairn ın kendine olan özgüveni saygı duyulasıydı. Violet in Xaden ile sırlar üzerine yaptığı tartışmanın gereksiz uzadığını bu konuda Violetin fazla çocukça davrandığını düşünüyorum ama arkadaşı Rio ya söyledikleri acımasızca ama gerçekti ve söylediklerinde haklıydı;
“Ben sadece bunun kaybedilen hayatlara değeceğini düşünmüyorum. Burada olanların çoğu değmez.” “Değer.” Cevabım sessizdi. “Bunu nasıl söylersin?” Durdu, bana döndü. “Aurelie düştüğünde sen de oradaydın. Harman a kadar hayatta kalsaydı kanat için bir yük olacağını mı düşünüyorsun yani? O bir efsaneydi!” Yıldızlarla dolu gökyüzüne baktım ve derin bir nefes aldıktan sonra ona döndüm. “Hayır. Bence olağanüstü bir binici olurdu. Benden daha iyi olurdu, orası kesin. Ama şunu da biliyorum ki...” Konuşmaya devam edemedim. Kelimeler boğazımda düğümlenmiş, Aurelie’nin düşmeden önceki o son saniyede fal taşı gibi açılan gözlerinin anısı beni esir almıştı.
...
“Evet, Aurelie’nin düşmesi korkunçtu. Ölmesi korkunçtu. Ama orada olduğum, onun ölümüne düşüşünü izlediğim ve eğer kıçımı kaldırmazsam sıranın bana geleceğini bildiğim için artık daha iyi bir binici olduğumu düşünüyorum.” “Bu... korkunç.” Ağzı açık kalan Rhiannon bana sanki beni ilk defa görüyormuş gibi bakıyordu. “Dışarıda bizi bekleyen her şey öyle.” Kollarımı iki yana açtım. “O aptal imtihan sadece fiziksel olarak tırmandığımız bir şey değil. Bir türlü atlatamadığımız korkunun üstesinden gelmemizi sağlayan bir şey. Arkadaşlarımızı öldürdüğünü gördükten sonra tırmanmaya devam ettiğimiz bir şey. Köprü, imtihan, Sunum; buradayken aşırı görünüyor olabilir ama bizi mezun olduğumuzda karşılaşacağımız çok daha kötü şeylere hazırlıyorlar. Ve sen...” Başımı iki yana salladım. “Dışarının nasıl bir yer olduğunu bilmiyorsun, Rhi. Anlayamazsın.”
...
“Orada ne olduğunu görmedin! Her sabah koşmama neden olan şeyi görmedin sen!” Rhiannon’ın omuzları düştü. “Vi,” diye fısıldadı. “Peki ya yüzündeki ifade?” Sesim kısıldı ve Liam’ın başının ellerimde olduğu o ânı hatırlayınca yaşlar gözlerimi yakmaya başladı. “Her uyumaya çalıştığında bunu görmüyorsun sen. Sloane’a göz kulak olman için yalvardığını duymuyorsun. Deigh’ın çığlıkları kulaklarında yankılanmıyor...” Parmaklarımı alnıma bastırıp uzaklara baktım, kederle, acıyla, bitmek bilmeyen suçluluk duygusuyla savaştım ve her zamanki gibi bu savaşı kaybettim. Sadece o kutuyu ve kendimi biraz kontrol edebilirsem ulaşabileceğimi bildiğim kutsanmış bir boşluk vardı ama ağzımdan çıkan kelimeler bir türlü durmuyordu. Sanki beynimle bağlantısı kopmuştu, her şeyi duygularım yönetiyordu. “Ve ne kadar korkunç olursa olsun, beni ne kadar duygusuz birine dönüştürürse dönüştürsün, Aurelie’nin düşmesini, Pryor un yanmasını ve hatta Jack Barlowe’un yarattığım heyelanın altında ezilmesini izlemek beni Liam’ın cesedini yerde bırakıp savaşmak zorunda kaldığım âna hazırladı. Eğer orada oturup istediğim gibi yas tutsaydım şimdi hiçbirimiz burada olmazdık. Imogen, Bodhi, Xaden, Garrick, herkes, hepimiz ölmüş olurduk. Arkadaşlarımızın ölümünü izlememizi istemelerinin bir nedeni var, Rhi.” Tek parmağımla göğsüme dokundum. “Bizler hançeriz ve burası da bizi bilemek için kullandıkları taş.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler denenmiş demektir.
(İnci - John Steinbeck)