İki yıldır yurtdışında bir fizik laboratuvarında çalışan baş karakter kızımız yaşama dair hiçbir beklentisi kalmamış şekilde hayatını devam ettiriyor. Çalıştığı ortamdaki zeki ama duygusuz ve rekabeti seven insanlardan da yorulmuş durumda. Genç yaşı ve kadın oluşu sebebiyle karşılaştığı zorluklar da hayatına eğlence katmayı(!) bırakalı çok oluyor. İş yerinde arkadaşım diyebileceği tek kişi bir başka kadın olan Maya. İş arkadaşlarının aksine ikili sadece fizik ile ilgilenmiyor, edebiyat, dans gibi pek çok farklı konuya da meraklılar.
''Yaşadığımız anları dondurup cümlelere dökme çabası, çiçekleri kurutup kitap yaprakları arasında ölümsüzleştirmeye benzer.''
Karayipler de yapılacak olan fizik temalı eğitime katılma kararı baş karakterimiz için dönüm noktası olacak. Tropik adanın güzelliği kadar tehlikesi de göz önünde bulundurulmalı. İçinde bulunduğu bunalım kızımızı tehlikeli durumlardan uzak tutmak konusunda başarısız olacak ve tanıştığı bir yerli ile ettiği uzun sohbetler onu korkuları ile yüzleştirip tüm gizlediklerini ortaya dökmek zorunda bırakacak.
''Bugün artık biliyorum, hayatın bizlere verip verebileceği tek ödül, tek armağan, sevgi dolu bir insandır ve biz böyle bir insanı ilk fırsatta katlederiz.''
Aslında kitaba başlama sebebim yeğenime kitap okuma saatinde eşlik etmek istememdi. Yeğenim 15dk sonra uyuya kaldı ve ben bir baktım ki 100 sayfa okumuşum bile. Yazarın, karanlık düşünceler ve korkular hakkındaki anlatımı öyle akıcıydı ki su gibi akıp gitti. Kitap karakterinin hayatı yazarımızın hayatındakilerle uyumlu ama kitaptaki olayların gerçekten yaşanıp yaşanmadığını bilmiyorum. Sonrasında yaptığım araştırma sonucu, yazarın bir röportajında bu kitabın bir otobiyografi olmadığını açıkça belirttiğini öğrendim. Belki de bir fizikçi olarak Karayiplere yapılan bir gezi, yerel halk ve adanın barındırdığı tehlikeli ortam yazarın böyle bir hikaye yazmasına ön ayak olmuş olabilir. Ama şunu da belirtmem gerek arka kapak yazısında belirtildiği gibi 'aşk romanı' değil bu kitap. Baş karakterimizin aşık olduğunu da sanmıyorum. Bana kalırsa o vazgeçtiği yaşama tutunabilmek için bir şeyler arıyordu ve tanıştığı değil zihninde kurduğu kişiye bağlandı. Hikayede yaşanan olaylar hoşuma gitmese de yazarın korku ve cesareti anlatım şekli ve kalemi hoşuma gitti.
Ayrıca son olarak, az önce Bez Cadılarının Şubat yazısına yazdığım yorumun bu kitap için de uygun düşeceğini düşündüğümden buraya da ekliyorum;
Geride bırakılamayan hayaletlerin bir süre sonra orijinalliğini kaybettiğini ama biz insanoğlunun o anıya, o hayale-hayalete bağlı ya da bağımlı olmayı sevdiğimiz için kendimize prangalar vurmaya devam ettiğimizi düşünüyorum. :)
okumuştum bu romanı ama unuttum sadece iyiydi diye aklımda kaldı, yazar da evet bilim insanı imiş. sondaki yorum da anlamlııı :)
YanıtlaSilYazarı araştırırken önce bir acaba dedim otobiyografi mi? ama başka bir yerde okuduğuma göre değilmiş. :)
SilSelamlar,
YanıtlaSilBen ne yazık ki bu ay yazamadım. :(
Yalnız son yorumunuz harika *-*
Nisan ayında bekleriz o vakit. :) Beğenmenize çok sevindim teşekkürler.
SilAslı Erdoğan'ı seçmek iyi olmuş. çok farklı gelir bana. Fizik gibi zor bir alanda öğrenim görüp edebiyatı benimsemek. dün buradan çıkıp Can Dündar'la yapılmış bir söyleşisini okudum, izledim. Öyle doğal ve sade ki, zeki bir kadın. "Kabuk" uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı. Evet, okumalıyım.
YanıtlaSilTeşekkürler tanıtım için.
Benim yazardan okuduğum ilk kitaptı ama muhtemelen son olmayacak. Kaleminin akışını sevdim. Sana da keyifli okumalar dilerim. :)
SilSondaki yorum çok etkileyici. Kitabı hiç duymamıştım. Merak ettim. Aşk hikayesi olmayan aşk hikayelerini severim. Çünkü daha gerçek gelir. Hissetmeye gönlün varsa hissediyorsun. Biraz beyninin içinde kendini ikna ediyor gibi. Sanki bu tanıtımdan da kitap iç seslerle doluymuş gibi geldi. Teşekkürler öneri için. :)
YanıtlaSilBeğenmene sevindim. Evet aslında sevmek biraz da kendini ikna etmekle ilgili. :)
Silbcp martı yazdım. insta grupta daaa bcp nisan temelarını konuştuk baksan ya sen de :)
YanıtlaSilTeşekkürler bu yıl ben biraz meşgulüm işler sana kaldı. :) Bakıyorum hemen
Silbcp mart yazımın yorumlarında belirttim bcp nisan temalarınıııı :)
YanıtlaSilGayet güzel temalar. :)
SilBazen hikayenin gidişatı değil de yazarın kullandığı anlatım şekli, yaptığı betimler daha çok ilgimi çeker benim de. Not alırım, nereden aklına gelmiş diye hayret ederim:) Farklı tarzlar denemeyi seviyorum, denk geldiğim anda kafamı çevirmemeye çalışacağım:) Tanıtım için teşekkürlerr^^
YanıtlaSilKesinlikle öyle. Bazen ne yazdığı değil nasıl yazdığı daha çok ilgisini çekiyor insanın. :)
SilAslı Erdoğanı daha önce hiç okumadım ama kitabın ismini duymuştum. Ben genelde olay örgülerinden çok yazarın anlatım diline bakıyorum. Sırf böyle dümdüz konusu olmasa sadece beyninde ne var dökse bile dili akıcıysa seve seve okuyorum ben. Not aldım kitabı teşekkürler.
YanıtlaSilOkurluk yaşı ilerledikçe insan kurgu kadar duygu ve düşüncelerin aktarıldığı kitapları da sevmeye başlıyor. :)
SilKimin prangaları yok ki, sanırım tam bağımsız bir insanda pek mümkün değil zaten. Okuduğum bir kitap değildi, tanıtım için kaleminize sağlık
YanıtlaSilDoğrudur. Bağlanacak doğru ve sağlıklı şeyler bulamayınca, eski, çürümeye yüz tutmuş olaylar ve kişiler ile bağını koparmak kolay olmuyor. :)
Sil