Sayfalar

5 Nisan 2021 Pazartesi

Kelime Oyunu 18 (Ruhumuz Ölüyor)

Haftalar sonra Kelime Oyununa geri döndüm. Bu hafta biraz karamsar bir yazı oldu.  Hayat hep güllük gülistanlık değil. Aslına bakarsanız bu haftaya özel şahsi olarak yaşadığım bir durum yok ortada. İnsanların masum görünen maskelerinden ve samimiyetsizliklerinden her zaman yakınmışımdır zaten. :) 

Mükemmel olduğumu düşünmüyorum ama gösteriş meraklısı olan ve tüm spot ışıklarını üzerinde toplama çabasıyla yaşayan biri olmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. İnsanlar beni yoruyor. ''Ben daha iyisini yaptım, daha çok biliyorum ve daha çok acı çektim''ciler beni tüketiyor. Daha doğrusu müsaade etsem tüketecekler. Ama etrafıma çektiğim sınırlarımı biliyor ve onları elimden geldiğince korumaya çalışıyorum. Bu nedenle ki aşırı sosyal olan insanlara hayranım. Bu denli güçlü bir zihne sahip olmak takdir edilesi. Belki de bu konuda ben gereksiz titizlik yapıyorum. Bu da beni daha sosyal olmaktan alıkoyuyor. Sosyalleşme konusunda bir sıkıntım yok ama yaşadığım çizgide kuru kalabalıklar istemiyorum. Kendimi tanıyorum ve bu haliyle seviyorum. 

Neyse konu neden bu kadar dağıldı ki! Halbuki sadece bu haftaki yazımın neden karamsar olduğundan kısaca bahsedecektim. :) Mesele şu ki, yazının ikinci cümlesi son bir kaç gündür zihnimde dönüp duruyor. İçimizde karanlık bir taraf olması değil sorun olan. Sorun olan herkesin kurbanı oynaması. Kelime Oyununu bu konu üzerinden yazayım dedim. 

 Bu haftanın kelimeleri sevgili Sessiz Gemi'den; (Güneş, Soğuk, Zaman, His, Yaratık)



RUHUMUZ ÖLÜYOR

Hani tek istediğimiz sevmek, sevilmek ve kabul görmekti?

Düşünüyorum da, madem hepimiz nahif, kırılgan ve samimi insanlarız; eeee, bu birbirlerini yiyen, kuyularını kazan, birilerinin düşüşünü görmekten ölesiye zevk alanlar da kim?

Sahi, güneşten ne denli mahrum kaldı da ruhlarımız bu denli soldu?

Önceleri soğuk diyarlara mahkum edip söndürdüğümüz öfkelerimizi, ne oldu da üflesen patlayacak balonlarda saklar olduk?

Zaman mı kaybettik, zamanın içinde mi kaybolduk, bilmiyorum.

Ama ayyuka çıkararak ya da yerin dibine gömerek zulmettiğimiz ruhumuzu besleyen o hisler,

Derin, karanlık ve ıslak kuyularda kabus dolu günlere kapı açan birer yaratığa dönüşüyor yavaşça.

Ruhumuz ölüyor.

Sönmeye yüz tutmuş yaşam enerjimizden yayılan tuhaf kokuları daha nereye kadar yok sayabiliriz ki?

Yine de kimse kendine toz kondurmuyor,

Herkes bir kedi yavrusu kadar masum, kırmak ve kırılmaktan yorulmuş sözde,

Kırılan kalplerini onarırken parmaklarını yaraladıklarını iddia edenlerin kapalı kapılar ardında kaç ruhu sömürdüklerini kim bilebilir?

Taktığınız sahte kanatları bir kenara bırakın.

Ve kabul edin.

Kabul edin artık, hepimiz biraz kötüyüz. Hepimiz biraz karanlık, hepimiz biraz canavar.


05.04.2021 (13:00)


28 yorum:

  1. Biraz karamsar ama kesinlikle çok gerçekçi bir yazı olmuş, ben gerçekten sevdim ve etkileyici buldum kalemine sağlık. Ayrıca en başta yazdığın şeylere de katılıyorum sahte bir kalabalık yerine gerçek ama az dostluklar daha iyi bence. 🌸

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Beğenmene sevindim. Az ama öz olsun yeterli. :)

      Sil
  2. Herkesin bir hikayesi var ama ilginç olan herkes kendi hikayesinin ön planda olması derdinde 🤷‍♂️ Karamsarlıktan ziyade, gerçeklerin açık açık kaleme döküldüğü bir yazı olmuş 🙏 Kaleminize sağlık ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Maalesef ki kimse gerçeklerle yüzleşmek istemiyor. :)

      Sil
  3. Bu süreçte olan cidden gerçekten masum olanlara oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rolleri kendilerinden çalınıyor maalesef ki! Teşekkürler. :)

      Sil
  4. Gerçekçi bir yazı olmuş bence. Belki herkes zaman zaman bu soruları soruyordur. Hatayı başkalarında görme eğiliminde olduğumuz için sanırım. Kalemine sağlık.
    Kalabalığı, sosyalliği pek sevmiyorum. Az insanla daha huzurluyum. Aslında öfkeli bir yapım olduğunu ve öfkelenmemek için insanlardan uzak kaldığımı itiraf edeyim bari. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın. Ay ben de parlamaya müsait bir yapıya sahibim. 😂

      Sil
  5. çok keskin sözler yaktın bizi yaktın :) ey öyle de mi herkes suçsuz herkes masum, ortalık kötülükten kırılıyor yani :) ilk cümlelerin de evet yani insanlardan uzak durmak iyidir. bak, keyifsiz olduğunu hissedip sormuştum sana dün ya zaten, insanlar hep üzer bizi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olasın. 🤭 Feraset bu olsa gerek. 😂 Minimalist bir yaklaşımla; "Az çoktur" :)

      Sil
  6. Ben bu seriye yazarak da okuyarak da katılıyordum. Bu aralar çok takip edemedim. Her duygu insana mahsus. Emeğine yüreğine sağlık 👍🌺😊🤚

    YanıtlaSil
  7. Karamsar ama gerçekçi bir yazı aslında... Kelimeler dans etmiş yazınızda uyumla...

    YanıtlaSil
  8. Hepimiz griyiz bence de. Ama hayat bir şov diye düşünüp oynayamaya devam ediyor çoğunluk... Ellerine sağlık. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısın. Bu gösteri sırasında kaybettiğimiz ise kimliğimiz oluyor.:)

      Sil
  9. Seni çok iyi anlıyorum. Hep ben, ben, ben diyen insanlardan çok yoruldum. En akıllı onlar, en becerikli onlar, senin acıların ne ,sen asıl onların acılarına bak... Yalnız yaşama şansımız maalesef yok. Ben de hayatıma, becerebildiğim sürece az insan almaya çalışıyorum. Daha iyi nefes alıyorum. Bir de evet,hepimiz biraz kötüyüz. Bununla ilgili bir kitap okudum. Becerebilirsem bir şeyler yazmaya çalışacağım. Ayrıca BCP yazısını şimdi yazdım. Kabul mü? 🤗

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı insanların ilgi oburu olduğunu fark etmek ve artık bir yerde öerine çizgi çekememek büyük bir kara deliğin insanı sömürmesi kadar korkunç bir durum. Az insan iyidir. 😂
      BCP yazın kabuldür tabiki. Bu ay tüm linkleri Fulden bir araya getirdi. Söyleyeyim eklesin listeye. 😊

      Sil
  10. Hem duygusal hem de birçok gerçeği yüzümüze çarpan bir yazı olmuş. Çok sevdim yazdıklarınızı. Kötülük hepimizde var doğru söylüyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Beğenmene sevindim. :)

      Sil
  11. Giriş kısmında söylediklerinde de devamında değindiklerinde de çok haklısın vurucu bir yazı olmuş bu :) "hep ben hep ben" diyen sadece kendi acısını görüp başka bir şeyi umursamayan şımarık bencil insanlar tanıdım hoşgörülü davranmaya devam ettim uzun süre alttan alan oldum sorunlarına yardım etmeye çalıştım olmadı sonunda negatif enerjilerinden hasta olmaya başlayınca uzaklaştım ve bana sen değiştin dediler :) belki de değiştim sahiden sınırlar çekip bunları korumak isteyince bilmiyorum :D
    ay hayat böyle işte ya belli bir süre hayat çizgilerimiz insanlarla bir araya geliyor bir süre beraber ilerliyoruz sonra bazılarıyla yollar ayrılıyor. başta sarsıcı oluyor da sonra düşününce beraber devam edecek bu kadar yolumuz varmış demek ki ne yapalım diyor insan. yani barışık olmak da lazım bu durumla, kin öfke boş hisler gereksiz hisler bunlar olmamalı çünkü sonra kötülük doğuyor bunlardan. herkes kendi çizgisinde iyi sağlıklı huzurlu olsun ne yapalım :) hayat çizgilerimiz beraber devam edebilen insanlarla huzurumuz hep daim olsun, anlaşamadıklarımıza enerjimizi sabrımızı ruh sağlığımızı harcamanın anlamı yok geçmiş de geçmişte kalsın yani son zamanlarda böyle düşünüyorum artık yani evet haklısın kısacası :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın. Önemli olan durmaları gereken çizgiyi çekebilmek bana kalırsa. Sadece almayı bilen insanlara müsaade edersek geriye bizden bir şey kalmıyor. Mesele sadece bencil olmaları da değil. Hepimiz benciliz. En masumu oynamaları. Dediğin gibi geçip gitmelerine müsaade etmeliyiz yaşamımızdan. :)

      Sil
  12. Oooo süper bir yazı başından sonuna!.. Tebrikler okurix <3 Evet hepimizin içinde iyilikle kötülük yanyana. Ama şimdilerde birileri havadan kötülük tohumları saçmış gibi her yerde yeşeriyorlar :/ Güzel bir konuya parmak basmışsın.. teşekkürler.

    YanıtlaSil
  13. melabaaağ, geçerken uğradıım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba. ☺️ İyi yaptın. Bu sıralar pek uğramıyorum bloglara. Teşekkür ederim. 🤭

      Sil

Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler denenmiş demektir.
(İnci - John Steinbeck)