Sayfalar

1 Mart 2023 Çarşamba

(BCP Şubat) Çile - Necip Fazıl Kısakürek

BCP (Blogları Canlandırma Projesi) kapsamında iki yılı arkamızda bıraktık. Bu yıl da etkinliğimize devam ediyoruz. Etkinlik için her ay bir tema belirliyoruz ve o temaya uygun film-dizi-kitap üçlüsünden en az birini izliyor-okuyoruz. Ay sonunda yorumlarımızı yayınlayıp, birbirimizin bloglarını ziyaret ederek trafiği ve aktifliği arttırmayı planlıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayın. Etkinliğe katılmak isterseniz yorumlarda belirtin. :) (Etkinliğe katıldıysanız diğer üyelerin yazılarına yorum bırakmayı unutmayın.) Canımızın hala yandığı bu günlerde birbirimize destek olmayı ihmal etmeyelim lütfen. Özellikle depremi ilk elden yaşayan insanlarımızın en çok ihtiyacı olan şeylerden biri unutulmadıklarını bilmek. O bölgelere yolladığınız ufak tefek şeylerin arasına sıkıştırabileceğimiz ufak notlar eminim onları çok mutlu edecektir. 
Şubat ayının teması Şiir ve Psikolojiydi. Necip Fazıl en sevdiğim yazarlardan biri. Ben de bu kapsamda yaklaşık on yıl önce okuduğum Çile yi tekrar okumak istedim. 

''Şairliğim on iki yaşımda başladı.
Bahanesi tuhaftır:
Annem hastahanedeydi. Ziyaretine gitmiştim... Beyaz yatak örtüsünde, siyah kaplı, küçük ve eski bir defter.. Bitişikte yatan veremli genç kızın şiirleri varmış defterde.. Haberi veren annem, bir an gözlerimin içini tarayıp:
- Senin dedi; şair olmanı ne kadar isterdim!
Annemin dileği bana, içimde besleyip de on iki yaşıma kadar farkında olmadığım bir şey gibi göründü. Varlık hikmetimin ta kendisi... Gözlerim, hastahane odasının penceresinde, savrulan kar ve uluyan rüzgara karşı, içimden kararımı verdim:
- Şair olacağım!
Ve oldum.''

Kitap bölümlere ayrılarak hazırlanmış. Her bölümde belli bir tema kapsamındaki şiirler bir araya toplanmış. Şiirlerin sonunda tam tarih olmasa da hangi yılda yazıldığı not düşülmüş. Kitabın sonunda şiir ve şair ile ilgili bölümler var. En hoşuma giden kısmı ise finalde Necip Fazılın bazı şiirlerinin bizzat el yazısıyla yazılmış olarak eklenmiş olması.

Sakarya Türküsü ve Zindandan Mehmet'e Mektup şiirlerini de çok severim ama çok uzun oldukları için eklemek istemedim. :) İşte favorilerimden bir kaçı;


Geçilmez
Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;
Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez.
İçeride bir has oda,yeri samur döşeli;
Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez.
Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada,
Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez.
Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne, top yekun?
Akli yele salıverip çıldırmadan geçilmez.
Kayalık boğazlarda yön arayan bir gemi;
Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez.
Ne okudun, ne öğrendin,  ne bildinse berhava;
Yer çökmeden, gök iki sak yarılmadan geçilmez.
Geçitlerin, kilitlerin yalnız Onda şifresi;
İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez! 


Tam otuz yıl
Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum?
Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.


Sual-Cevap
Sual: Ey veli, insan nasıl olmalı söyle!
Cevap: Son anda nasıl olacaksa hep öyle!


İnsan
İnsan, bir mes'ut zâlim, insan bir mağrur cahil;
Tekne kırık, su azgın ve kayıplarda sahil.


Büyü Randevu
Büyük Randevu... Bilsem nerede, saat kaçta?
Tabutumun tahtası, bilsem hangi ağaçta?


Kaldırımlar
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum
Yolumun karanlığa saplanan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık,
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler,
Üstüme camlarını hep simsiyah, dikiyor
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler.
Tak, tak ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim,
Örtün, üstüme örtün serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi...



Veda
Elimde, sükutun nabzını dinle,
Dinle de gönlümü alıver gitsin!
Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle,
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!

Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta
Yolu tam dönerken arkana bak da,
Köşede bir lahza kalıver gitsin!

Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgara salıver gitsin!


Utansın
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!

Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!

Ey bin bir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!




Aydınlık
Uyan yârim, uyan, söndü yıldızlar,
Gün, karşı tepeden doğmak üzredir.
Her sabah güneşi seyreden kızlar,
Mahmur gözlerini oğmak üzredir.

Uyan yârim, sesler geldi derinden,
Karanlık oynadı, koptu yerinden;
İlk ışık, kapının eşiklerinden,
Şimdi bir gölgeyi koğmak üzredir.

Sevgilim, kapımı çaldı aydınlık,
Baygın gözlerimi aldı aydınlık,
İçimde tıkandı, kaldı aydınlık,
Bu aydınlık beni boğmak üzredir.


Dağlarda Şarkı Söyle
Al eline bir değnek,
Tırman dağlara, söyle!
Şehir farksız olsun tek,
Mukavvadan bir köyle.

Uzasan, göğe ersen,
Cücesin şehirde sen;
Bir dev olmak istersen,
Dağlarda şarkı söyle!


Azgın Deniz
Hangi hissin parmağı dokundu ki, derine,
Düştü bir gizli alev salkımı içerine?
Hangi kabus bastı ki, seni uykularında,
Birdenbire cehennem kaynadı sularında?
Örtüldü bastan basa tenin beyaz bir terle,
Duman duman yayılan incecik köpüklerle.
Hangi dert kaldı, söyle, bağrına üşüşmeyen,
Hangi ölüm şarkısı, bu dilinden düşmeyen?
Hangi öfkeyle yüzün, böyle karıştı yer yer,
Sana yan mi baktılar, bir şey mi söylediler?
Bir şey dinleme artık, artık bir şey dinleme!
Çağır, bütün günahkar ruhları cehenneme!
Karşına, sahil, kaya, insan kim çıkarsa vur!
Vur başına, alemde, kör, sağır, ne varsa vur!
Sal her taraftan, dağdan, gökten, pencereden sal!
Nihayet kala kala dünyada tek kişi kal! 




Kaldırımlar 2
...
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.



Mercek
Kesildi mi yoksa ardı, arkası,
Nur diyarından kol kol gelenlerin?
Yetmez mi ampülün nura cakası,
Başları dönmez mi gökdelenlerin?

Hiç kalmadı soran; Ne var insanda?
Ben duvarda ezik bir böcek miyim?
Yoksa, pırıl pırıl, tek damla kanda,
Kâinatı süzen bir mercek miyim?


Anneme Mektup
Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, içinde mermer döşeli,
Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.
Böylece bir lâhza kaldığım zaman,
Geceyi koynuma aldığım zaman,
Gözlerim kapanıp daldığım zaman,
Yeniden yollara düzülmekteyim.
Son günüm yaklaştı görünesiye,
Kalmadı bir adım yol ileriye;
Yüzünü görmeden ölürsem diye,
Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.


Gölgeler
Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere;
Ayağım takılıyor yerdeki gölgelere.


25 yorum:

  1. Bu şairi merak ediyorum bir bakayım kitaplarına

    YanıtlaSil
  2. Necip Fazilin Çile'si her daim başkaynak olarak kütüphanemde durur ama bir türlü sakin bir kafayla Necip Fazıl okumalarina başlayamadim. Ne guzel paylaşmışsınız, ne kadar derin insanin icine islemis türk şiirinin klasiği olan örnekler seçip şu ânımı güzelleştirdiğiniz için teşekkür ederim. Ben bu ayın konusuna dahil olabilecek seyler okudum tabi, keza bu dönem haliyle varoluşsal çalkantılarım artmış durumda ama bloğa yazacak iradeyi şuana kadar hala bulamadım. Büyük ihtimal bu ay için sizden izin isteyeceğim belki daha sonra şubat ayinin BCP konusu diye başlık açarım. Sanirim mart ayinda gorusuruz tekrar....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deprem öncesinde kitabı bitirmek üzere olmasaydım muhtemelen bu ay ben de katılamazdım. İnsan her halükarda kendini suçlu hissediyor. Beğenmenize sevindim. Üstadın şiirlerinin hepsi birbirinden güzel. Lakin bazıları insanın içine daha çok işliyor. :)

      Sil
  3. Kesinlikle katılıyorum. Yazarın el yazısının paylaşılmış olması okurun yazarla arasında bir bağ oluşturduğunu düşünüyorum

    YanıtlaSil
  4. güzel seçim. bu şairin şiirlerini seviyom ben de. hatta bcp için aklımdan geçti de sonra filmlere yöneldim. saol şiirler içiin. yazdım ben de. gördüğüm kadarıyla o zamansa, sen, bez cadıları, ben yazmışız, şimdilik gördüklerim, depremden beri ben de hiç blog okumadım yani de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seninle birlikte beş kişi olduk şuan. Zor günler yaşıyoruz. Böyle zamanlarda insan hayattan elini eteğini çekmek istiyor.

      Sil
  5. evet bonheur ve makbule abalı yazmışlar okudum şimdi :)

    YanıtlaSil
  6. hımm o zaman yazan iki kişiyi görmedim daha ben :) biri belki deniz olabilir, diğerisi kimku :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüreğimin İklimi
      Bonheur
      Okurix
      Bez Cadıları
      Deeptone
      Buluttan Öte
      Makbule Abalı

      Yazanlar bunlar. :)

      Sil
  7. bu kitap gerçekten bir baş yapıt ama okumadım. Şairin dilinden dolayı pek yaklaşamıyorum kitaplarına beni çok aşıyor bazı sözleri zamanı var gibi bende

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında çok ağır değil dili. Mehmet Akifin dili daha ağırdır. Baştan sona okumak insanın gözünü korkutabilir lakin en bilindik şiirlerine göz atmak size fikir verecektir. :)

      Sil
  8. Lise zamanlarımda okumuştum. O zamanlar çok şiir okurduk arkadaşlarımla. Birkaçını da ezberlemiştik hatta. Şiir okumak çok güzel. Üzerine konuşmak da ayrı keyifliydi. Güzel bir seçim olmuş. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel. Şiir ezberlemek bir alışkanlık olarak edinilmeli. Şiirin tadı başka ya. Bir de damağına uygun bir şaiire rastlarsan tadından yenmez. :)

      Sil
    2. Evet öyle gerçekten. Hem okumak hem de üzerine konuşmak bana güzel gelen şey. Edebiyat öğretmenimiz çok ezber yaptırırdı bize. Nerede lazım olur bilemezsiniz, sosyal ortamlarda bile kullanısınız ileride derdi. Üniversitenin ilk dersinde İngilizce olarak karşıma çıktı ezberlettiği Su Kasidesi. Hiç unutmam o yüzden.

      Sil
    3. Ne güzel ya. Şiir ezberlemek insana naiflik katıyor sanki. Çocukluktan itibaren edebiyatla büyüsek dünya daha güzel ve güvenli olur sanki. :)

      Sil
  9. Ellerine sağlık. Necip Fazıl okumayı tercih ettiğim şairlerden değil ancak seçtiğin şiirleri gönlüme dokundu. Kaldırımlar lisede okuduğum sonrasında bestesiyle aklıma nakşedilen bir şiir.

    YanıtlaSil
  10. Çok güzel bir yazı olmuş, ellerine sağlık. :)) Ben lisenin başlarında okumuştum sanırım ama şairi çok sevmediğimden midir bilemiyorum, Kaldırımlar dışında pek bir şeyi hatırlayamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene sevindim. :) Herkese hitap etmeyebilir tabi.

      Sil
  11. Evdeki kitaplığımızda bu kitabın ilk basımı mevcut. Hatta usta yazarın hemen hemen her eseri vardır. Bu kitabını okumayı çok istemiştim ancak uygun ve sakin bir zaman dilimini bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel. Ben de yavaş yavas tüm kitaplarını toplamak istiyorum. Şiir kitaplarının kolaylığı şu ki, bir anda okuyup bitirmek zorunda kalmıyor insan. Ara ara bir kaç siiiri okuyarak devam ettirmek mümkün oluyor. :)

      Sil
  12. annesi için şair olmayı seçmiş demek daha o yaşta

    YanıtlaSil

Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler denenmiş demektir.
(İnci - John Steinbeck)