Sayfalar

7 Ocak 2023 Cumartesi

(BCP Aralık) Doppler - Erlend Loe (Kitap Tanıtım ve Yorum)

BCP (Blogları Canlandırma Projesi) kapsamında ikinci yılımızı geride bırakıyoruz. Etkinlik için her ay bir tema belirliyoruz ve o temaya uygun film-dizi-kitap üçlüsünden en az birini izliyor-okuyoruz. Ay sonunda yorumlarımızı yayınlayıp, birbirimizin bloglarını ziyaret ederek trafiği ve aktifliği arttırmayı planlıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayın. Etkinliğe katılmak isterseniz yorumlarda belirtin. :) (Etkinliğe katıldıysanız diğer üyelerin yazılarına yorum bırakmayı unutmayın.)

 Etkinliğimizin ikinci yılını bitirdik. 2023te de devam edeceğiz etkinliğimize inşaallah. Temalar belirlendi ve bir hafta içinde yayınlanacak. Takipte kalın. Aralık ayının teması Yeniyıl ve İskandinav edebiyatıydı. Aslında Jo Nesbo dan bir kitaba başlamıştım. Bu sıralar yazara çok fazla rastlıyorum. Lakin her ne kadar polisiye sevsem de kitabın o soğuk havası bana bu kitap için doğru zaman olmadığını hatırlattı. Ardından filmlere göz attım ama son olarak etkinliğin ikinci yılını bir kitapla bitirmeye karar verdim. :)

(Doppler, Norveçli yazar Erlend Loe'nin hicivli bir romanıdır. İlk olarak 2004'te Norveççe'de yayınlandı ve 100.000'den fazla kopya sattı. Erlend Loe'nin yazdığı üçlemede, Doppler birinci, Volvo Kamyonlar ikinci, Bildiğimiz Dünyanın Sonu üçüncü, romandır.)

Babası ölmüş bir karakterin ormana taşınması ve ormanda hayatta kalmak için yaptıklarını bir parça mizahi bir üslupla okuyoruz. Avladığı anne geyiğin yavrusu her ne kadar kovalasa da dönüp dolaşıp yine karakterimiz Doppler ın çadırına geliyor. Sonunda dayanamayıp onu da içeri alıyor ve gerekli gereksiz, mantıklı mantıksız aklına ne gelirse bu yavru geyiğe anlatıyor. Aç kalmamak için evine gizlice girdiği adamın evine güvenlik sistemleri taktırmış olmasından yakınıp, anne geyiği avlamak zorunda kalmış olması da bu muhabbete dahil. Ormanda bisikletle yaptığı kaza sonrası beyninde kaynayan kaos ve gereksiz düşünceler fırtınasının dindiğini fark etmesiyle ormana taşınmaya karar vermesi, süte olan düşkünlüğü sebebiyle yaptığı anlaşmalar, televizyonda her gün savaş haberleri dinlerken, gökyüzünden yağan bombaları izlerken banyo küvetinin nasıl olması gerektiğine karar vermek zorunda olmanın getirmiş olduğu ikiyüzlülük hissi, tuhaf bir şekilde başlayan arkadaşlıklarıyla Doppler çok ilginç bir karakter.

Bongo adını verdiği yavru geyik ile tombala oynayacak kadar tuhaf hareketleri olsa da, karakterimiz yaşamaktan bezdiği için mi ormana taşınıyor yoksa gerçekten yaşamak istediği için mi, bu konu tartışılır. İki seçeneğin de doğru kabul edilebileceğini düşünüyorum.

Kitabı okumak ve karakterin kaos ve yozlaşmaktan zevk alan toplumdan kopuşunu -ki bana kalırsa ormana taşınmadan çok önceleri bu kopuş başlamıştı- okumak çok zevkli ve eğlenceliydi. Yazarın tarzı bana bir parça Murat Menteş i hatırlattı. Kitabı ve yazarın dilini sevdim. Çok fazla alıntı yaptığımın farkındayım ama sıradan gelebilecek pek çok cümle kitabı okurken çok fazla anlam içeriyordu bana göre. :) Bu kadar çok alıntı yapınca hepsini tek tek programla düzenlemeye üşendim biraz. Şimdilik bir kısmını düz bir şekilde yayınlıyorum. İleride tek tek düzenlerim artık. :)

  • Uyku tulumumun içine iyice gömülüp (tulumun) ağzını bağlıyorum, böylelikle dünyanın geri kalanıyla aramda sanki bir kovuk oluşuyor. Ne ben dışarıya çıkabilirim ne de dünya içeriye girebilir; orada öylece bir çocuk gibi çıt çıkarmadan yatıp hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorum. 
  • Geyik bir şey demedi tabii. Kocaman, güvenen gözlerle bana baktı. Konuşamayan biriyle olmak harika.
  • (geyikle konuşuyor;) Beni suçlayacak olursan, benimle ilişkinde, bir takım noktalarda duygusal bakımdan zorlanırsan, bunu anlarım. Olabilir. Bu duygulara kendin kulak vereceksin ve nerede gerekli görüyorsan oraya bir sınır koyacaksın. Ama şunu bilmeni istiyorum ki. bu zor zamanlarda sana destek olmaya hazırım, dedim.
  • Kafa karıştıran sinyaller konusunda insanların üstüne yoktur, kimse onları alt edemez; istersen bin yıl aran dur, insanların yolladığı sinyallerden daha kafa karıştırıcı bir şey bulamazsın.
  • Çok acıklı. İnsan bir var, bir yok. Bir gün var, bir gün yok. İnsanın olabileceği ve sahiplenebileceği her şey ile -birdenbire- olamayacağı ve sahiplenemeyeceği her şey, çünkü insan son bir kez bir şeyler olduğu ya da son bir kez bir şeyleri sahiplendiği için sevimsiz bir durum. Alternatiflerden biri her şeyi içeriyor, diğeri hiçbir şeyi.
  • Yeni yetmeler benim için hep gizemli olmuşlardır, ben onların yaşındayken bile.
  • Kırsalda ne prestije ne de şişirilmiş egolara rastlanır. Bir süre öncesine kadar tek derdim parayken, şimdilerde paraya olan ilgim kültürümüzde rastlanabilecek en düşük seviyede. Tek derdimin para olmasından, kültürümüz izin verdiği ölçüde, en küçük derdimin para olmasına geçtim. 
  • Dünyanın geleceği buna bağlı. Dünya insanlara ait değil, insanlar dünyaya ait. Çiçekler bizim kız kardeşimiz; at, büyük kartal ve geyiği saymıyorum bile, hepsi erkek kardeşlerimiz. İnsan nasıl olur da herhangi bir şeyi satabilir ya da satın alabilir? Hava sıcaklığının ya da ağaçlardaki rüzgârın sesinin sahibi kim? Dallardaki bitki örtüsünün özlerinde, bizden önce yaşayanların hatıraları saklı. Şırıl şırıl akan derede, babamın ve onun babasının sesi de mevcut. Bastığımız toprağın bağrında atalarımızın tozlarının da bulunduğunu, dünyanın başına gelen her şeyin bizim de başımıza geleceğini, dünyaya tükürürsek kendimize tükürmüş olacağımızı falan çocuklarımıza öğretmemiz gerek.
  • Yanılıyorsun, orman sakin ve dostanedir. Denizin sağı solu belli olmaz. Bir de dağın. Ama ormanın sağı solu bellidir ve başka her yerden daha az kafa karıştırır. Denize, doğaya ve insana hiçbir şekilde güvenilmezken, yaşamını ormanın ellerine hiç tereddütsüz bırakabilirsin çünkü orman dinler ve anlar. Orman yıkmaz, yeniden kurar ve her şeyin büyümesine izin verir. Orman her şeyi anlar, her şeyi kucaklar.
  • Benim için televizyon izlemek, insanları neden sevmediğim konusunda bir kaynak kitap okumak gibi. Televizyon içimizdeki bütün iğrençliklerin özü.
  • İnsan bir kez başarılı olmaya görsün, çevresinden övgüler almaya devam etmek için elinden geleni ardına koymaz. Bu, kendi kendine güçlenen, sonlanması gerekliği düşünülemeyecek bir döngü. 
  • Başkalarına söylenecek o kadar çok laf varken, ben bunların bir tanesini bile söylememişim. Aslında söylenecek pek fazla bir şey olmadığının canlı kanıtı benim.
  • İnsanlara nerede hata yaptıkları doğru dürüst anlatıldığında anlayış gösteriyorlar. Ne de olsa uzlaştırıcı bir hareket. İletişim hâlâ ölmemiş. Ormanda, bir bakıma daha iyi iletişim kuruluyor.
  • Bir sürü eşsiz yönün, yeteneğin ve her şeyin olduğundan eminim. Belki de içindeki güzelliklerin dışarı çıkması için en uygun yer, orman değildir.
  • İnsanların sorunu şu: Bir alanı doldurduktan sonra, artık insan diğerlerini görüyor, alanı değil. Büyük ve ıssız araziler, içlerinde bir ya da birkaç insan barındırıyorsa, büyük ve ıssız olmaktan çıkıyor. Bakışların neye dokunacağını insanlar tanımlıyor. İnsanların bakışları neredeyse her zaman diğerlerinin üzerinde. Böylelikle bu dünyada insanların, insan olmayanlardan daha önemli olduğu yanılsaması yaratılıyor.
  • Çağımın başarısız bir adamıyım. Ya da sade başarısız bir çağın adamıyım.








17 yorum:

  1. Kitap tam benlikmis. Bu konuyu feksefi içerikle süsle, günümüz insanının çıkmazini versin sana... kalabalikkastikca inziva ihtiyacı doğuyor insanin icinde.... ocak temalarınin listesini merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabı beklediğimden daha fazla sevdim. Açıkçası Doppler karakteri gibi ilginç bir karakteri okumak çok iyi geldi bu sıralar. :) Yakında temaları yayınlayacağım. Ama önce 2022 yıllık raporu yayınlamam gerek. :)

      Sil
  2. Ooooo okuycam, önemli bir roman okumuşsun, ben de bcp için başka romanını okudum akşam yazıciim şekercim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten güzel bir kitaptı. Senin de beğeneceğini düşünüyorum. :)

      Sil
  3. Benim de merak ettiğim bir kitap :))

    YanıtlaSil
  4. Yaklaşık iki yıldır listemde ama daha almadım bile. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim için beklenmedik bir okuma oldu ama pişman değilim.Beğendim. :)

      Sil
  5. Konu itibariyle benzemiyorlar lakin Murat Menteşin kitaplarında rastladığımız o depresif hava bence benziyor biraz. Tuhaf çıkatımları ve olaylara mizahi yaklaşımını benzettim ben. :)

    YanıtlaSil
  6. Kitabı çok gördüm ama nedense merak edip de konusunu okumadım hiç. Daha farklı türde olduğunu düşünmüştüm. Anlatımınla ilgimi çekti. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaba hiçbir beklentim olmadan başladığım için benim hoşuma gitti. Umarım sen de seversin. :)

      Sil
  7. Doğada bir başına gibi. Kitap baya merak uyandırdı bende. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki de beklentisiz başladığım içindir ama Doppler karakteri ilginç olmasıyla okurun dikkatini çekmeyi başarıyor.Ayrıca yazarın dili ve çıkarımları çok güzeldi bana göre. :)

      Sil
  8. Bu seriyi iki arkadaşımda gördüm. Okuma listeme eklemiştim. Geçen hafta kitap fuarından üçünü de aldım. Yıl bitmeden okumak istiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devamını ben de merak ediyorum. Şimdiden keyifli okumalar. :)

      Sil

Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler denenmiş demektir.
(İnci - John Steinbeck)