Karanlık Gölgeler Evi - Robert Liparulo (Tanıtım ve Yorum)

 

Eskisi gibi seri bir şekilde kitap okuyamıyorum bir süredir. İlgilenilmesi gereken şeylerin sayısı artınca ayrılan zaman kısalıyor haliyle. Şöyle ilgimi çekecek gerilim dolu bir kitap ararken Hayalevi Krallıkları serisine başladım. İlk kitabı Karanlık Gölgeler Evi. 

Kitabımız; iki katlı, bir sürü odası olan, odaların birbirine bağlantısı bulunan bir evde, bir kadının; kocası ve çocuklarının önünde bir yabancı tarafından evden kaçırılması ile başlıyor. Bu olay 30 sene evvel olmuş.

Gelelim günümüze:

On altı yaşındaki Xander, on iki yaşındaki David ve dokuz yaşındaki kız kardeşi Toria ile babasının okul müdürü olarak atanması sebebiyle yeni bir yere taşınıyorlar. Taşra diyebileceğimiz bu yere taşınma fikri bile Xander ı deli ederken, şuanda bir arabanın arka koltuğunda kardeşleriyle birlikte o yere doğru yol alıyor. Can sıkıcı değil mi?

Bir otelde konaklayıp, bütçelerine göre bir ev bulmak için dolaşırlarken yıkık dökük, otuz yıldır boş olan bir eve rastlıyorlar. Bilin bakalım bu ev hangi ev?  Büyük olmasına karşın ev biraz tuhaf. Mutfakta konuşan birinin sesi üst kattan geliyorsa, yürüyen birinin ayak sesleri azalıp artmadan sabit bir şekilde duyuluyorsa, tozla kaplı zeminde babanızın ayağının iki katı büyüklüğünde bir ayak izi buluyorsanız o evi satın almak konusunda bir kez daha düşünmelisiniz. 

Bu evde, farklı diyarlara açılan bir sürü kapının olduğu bir koridor var. Dilerseniz bu diyarları ziyaret edebilirsiniz. (Dikkat; Can güvenliğiniz koruma altında DEĞİLDİR.) Kulağa hoş geliyor. Peki o diyarlardan sizi ziyarete gelebilecek sürprizlere ne demeli? Bu ziyaretçilerin hepsi de iyi niyetli olamaz değil mi? 

Kitabı bitirmem uzun sürdü ama bu tamamen benim suçum. Blog düzenleme, gereksiz resimleri ayıklama (google arşivden tek tek silmez çok uğraştırıyor), blogdaki eski yayınlarımın tüm resimlerini tekrardan düzenleyip değiştirme, photoshop eklentileri için netin altını üstüne getirme derken kitap okumaya zaman kalmıyor. :)

Ben kitabı da konusunu da sevdim. Kitap Xander ın gözünden anlatılıyor. Ve çoğunlukla Xander ve David odaklı. İkilinin dengesini sevdim. Cesur kardeşlerin evi keşfetme maceraları güzeldi ama fazla uzundu. Kapıların olduğu koridoru bulmaları neredeyse 200 sayfa sürdü. (Ki, kitap 292 sayfa). Sonradan öğrendiğime göre tüm seri toplam bir haftayı anlatıyormuş. Bu nedenle kapıları bulmalarının bu kadar uzun sürmesi normal. Seri altı kitaplık ve elimde birinci ve ikinci kitabı var. Sanki üçüncü kitabı da vardı diye hatırlıyorum ama listemi kontrol etmem gerek. :) Kitaplığın karanlık bir köşesinde saklanmış olabilir.

Okuması kolay ve eğlenceli. Yazarın finalde yaptığı sürpriz beklenmedikti benim açımdan. Kurgunun gidişatı bakımından iyi olabilir ama malum karaktere ağzıma geleni saydığım doğrudur. :)

Sadece ilk kitabını okuduktan sonra bunu söylemek için biraz erken olabilir ama bence gözden kaçırılmaması gereken bir seri. İnsanı yormuyor ama merak ettiriyor.