Sayfalar

22 Ocak 2020 Çarşamba

Oyun Ustası- James Dashner (Tanıtım ve Yorum)




Artık insanlar zamanlarının büyük bölümünü SanalAğ da geçiriyor. Dilediğin şekle girip, dilediğin kadar çılgınca şey yapabilirsin. Tabi SanalAğ da yaşadığın deneyimler son derece gerçekçi hissettiriyor, acıları bire bir hisstemekte buna dahil.
Michael, SanalAğda ona verilen son görevi yerine getiremez ve başarısız olur. Görevi ise SanalAğda intihar etmek üzere olan birini kurtarmak. Tanya, intihar etmeden önce mantıklı olmayan şeyler söyler ama Michael bunlara bir anlam veremez.

Henüz yüz yüze tanışmadığı en yakın iki arkadaşına oyunda bütün olanları anlatır ve ertesi gün okula giderken kaçırılır. İlk başta çok korksa da onu kaçıranların ajan olduğunu öğrenince sakinleşir. Ajan Weber, Michael den yardım ister. Sanal Ağ da Kaine denen bir oyuncunun insanları oyuna hapsettiğini ve bir çok oyuncunun intihar etmesine sebep olduğunu ya da oyuncuların bedenlerini çaldığını söyler. 
Michael ve arkadaşlarından Kaine yi ve Ölümlülük İlkesi programını bulmalarını ister. Pek çok yetenekli oyuncuya bu görev verilir. Başarırsa büyük ödül onların olacaktır.
Tehlikeli bir yolculuğa başlamak için ilk adım daha önce hiç girmedikleri bir oyunun içindedir. Ama bu oyuna girmek de, aradıklarını bulmak da kolay olmaz. Ki, bu yol üzerinde karşılaşacakları zorluklar arasında çocuk oyuncağıdır. KatilSimler  gibi canayakın(!) varlıklarla karşılaşmak da cabası.




Yazarımız hakkında konuşarak başlamak istiyorum. James Dashner ı tanımayanımız yoktur büyük ihtimalle. Kendisi Labirent serisinin yazarı. Ve benim o seri için söyleyecek çok fazla sözüm var. İlk iki kitabına ve kurgunun ilerleyişine bayıldığımı söyleleyim öncelikle. Ama final pek çok okur gibi beni de büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştı. Pek çok soru cevapsız kalmıştı. Final bölümü de fazla anlamsız gelmişti bana. "Eee şimdi ne olacak" diyerek kapatmıştım kitabın kapağını.  Bir de Teresa ya öyle gıcık olmuştum ki, hala hatırladıkça burun kıvırıyorum. 


Sanal Ağ serisinin ilk kitabına gelecek olursak;
Konu başlangıç olarak Warcross a benziyor. Sanal gerçeklikte ortaya çıkan bir kötü karakteri bulmak için oyunculardan yardım isteniyor. Bu benzerlik sebebiyle biraz isteksiz okumaya başladım. Ama benzerlik burada bitiyor. Bu kitabın neredeyse tamamı sanal gerçeklikte geçiyor. Ve Warcross ta baş kahramanımız yalnız kurt gibi ortalıkta dolaşırken, Oyun Ustasında Michael en yakın iki arkadaşını yanından ayırmıyor. Ben sevdim. Akıcı bir anlatımı var. Finali bir hayli çarpıcıydı. Bakalım devamında neler olacak?




6 yorum:

  1. Ben uzun uzun kötülemiştim bu seriyi. Umarım devamını beğenirsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üçüncü kitaptayım malesef ki pek sevemedim. Karakterleri pek ciddiye alamadım. Finalini merak ettiğim için hızlıca okuyup bitireceğim. :(

      Sil
  2. Labirent serisinden sonra bunu seriyi bitir öyle listeye alayım. :D Sonu saçma olan kitapları sevmiyorum. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hevesini kırmak istemem.Son kitaptayım ama beni pek sarmadı. Büyük umutlarla almıştım seriyi.Karakterlerin kahramanlıkla ergenlik arası geçişleri fazla bariz. Bir şeyler oturmamış gibi hissettim.

      Sil

Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler denenmiş demektir.
(İnci - John Steinbeck)