Sayfalar

1 Mart 2018 Perşembe

ReQuiem - Lauren Oliver (Tanıtım ve Yorum)




Serinin son kitabında olayları iki kişinin gözünden okuyoruz. Bir yandan Lena nın geçmişi ve geleceği arasında sıkışıp kalmasını ve bu arada zombilerin(tedavi olanların) isyana karşı atakta bulunmaları, isyan cephesinde işlerin zorlaşmasıyla başlarına gelenleri; diğer yandan ise Lena nın en yakın arkadaşı Hana nın tedavisinin ardından yaklaşan düğününü ve yakın zamanda belediye başkanı olacak müstakbel eşi Fred in isyana karşı katı tutumunu görüyoruz. Bu arada Hana tedavi olsa bile bir şeylerin yanlış olduğunu fark etmekte gecikmiyor. Yapabileceği hiç birşey olmadığının farkındalığıyla içindeki sesleri birer birer bastırma telaşında.

Yeni belediye başkanı Fred, isyanı bitirmek konusunda gayet ciddi. Aldığı tedbirler, koyduğu kurallar gün geçtikçe Hana nın kanını dondurmaya devam ediyor. Başlarda Yabanıl da hayat olmadığını iddia eden sistem artık gerçeği kabulleniyor ve atağa geçiyor. Artık İsyan grubuna Yabanıl da bile rahat yok.

Julian ise, Lena ile yaşayabilmek icin habersiz olduğu bu dünyaya uyum sağlama çabasında. Çok geçmeden bunu başarıyor da. Ama Lena nın sorunları çok daha başka. Geçmişten gelen ölüler, eski aşklar, eski dostluklar bir bir yaralıyor Lena yı. O artık eline iğne batınca bayılacak gibi olan eski Lena değil. Her defasında tökezlese de, yoluna devam etmekte kararlı.


Olaylar hakkında pek birşey söylemiyeceğim çünkü bir süre kendini tekrarlıyor. Yola düşüp bir yere ulaşıyorlar, baskın yiyip, dağılıyorlar. Tekrar toplanıp başka bir yere gidiyorlar ve baskın yiyip dağılıyorlar. Beni rahatsız etmedi. Seri guzeldi. Lena nın tereddüt etse bile kararlı duruşunu sevmiştim. Öyle habire karar değiştiren karakterleri güvenilir bulmuyorum.  Ama durdu durdu, sonunda yine yaptı yapacağını. Final iyi güzel de, ben Hana ya ne olduğunu, Julian in olayları nasıl karşılayacağını merak ettim. Keşke Açlık Oyunları, Uyumsuz gibi finalin ardından yaşananlara dair kısa bir bölüm olsaydı.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler denenmiş demektir.
(İnci - John Steinbeck)